Eşler arasındaki ilişkileri ve ana-baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarıdır.
AİLE MAHKEMESİ
09.01.2003 tarih ve 4787 Sayılı Kanunla kurulan Aile Mahkemesi, Medeni Kanunda yer alan Evlilik Hukuku ve Soybağı Hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemesinin görev alanına girmektedir.
EVLİLİK HUKUKU
Evlilik Hukuku içerisinde, ayrı cinsten olan iki kişinin ileride evlenmek için isteklerini karşılıklı olarak açıklamaları Nişanlanma olarak adlandırılmaktadır. Tam ve sınırlı ehliyetli kişiler hiçbir izne bağlı olmadan, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar ise yasal temsilcilerinin izniyle nişanlanabilirler. Ayırt etme gücü olmayan kişiler nişanlanamazlar. Medeni Kanun’da açıklık bulunmadığından uygun düştüğü ölçüde kıyasen Evlenme Engelleri, Nişanlanma için de uygulanmaktadır. Bu anlamda nişanlanacaklardan herhangi birisinin akıl hastası olması, evli olması, aralarında yakın derecede kan hısımlığı ve sıhri hısımlık bulunması kesin olarak nişanlanmayı önleyen nedenlerdir. İmkansızlık, hukuka, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırılık, iki erkeğin veya kadının nişanlanması, muvazaalı nişanlanmada hüküm doğurmamaktadır. Yanılma, Aldatma, Korkutma olan İrade bozukluklarının nişanlanma için de geçerli olduğu kabul edilmektedir.
Evlenme Yükümü ve Sadakat Yükümü nişanlanmadan doğan yükümlülüklerdir. Tanıklıktan kaçınma hakkı, Hakimlikten kaçınma hakkı, Mal Rejimi Sözleşmesi yapma hakkı ve Haksız Fiil failinden maddi ve manevi tazminat isteme hakkı nişanlanmadan doğan haklardır. Evlenme, ölüm, gaiplik, çifte nişanlanma, kesin evlenme nedeninin ortaya çıkması, anlaşma, irade bozukluğu, tek taraflı sözleşmeden dönme, imkansızlık nişanlılığı sona erdirir. Evlilik dışındaki bir sebeple nişanlılık sona ermişse nişanlılar tarafından karşılıklı olarak verilen veya yakınları tarafından öteki nişanlıya verilen olağan dışı hediyeler onları verenler tarafından geri talep edilebilir. Aynen verilemiyorsa sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. Nişanlılardan birinin haklı sebep olmadan tek yanlı nişanı bozması veya bozan tarafın kendi kusuruyla sebep olması durumunda zarara uğrayana maddi ve manevi tazminat isteme hakkı tanınmıştır.
Kadın ve erkeğin hukuka uygun biçimde tam ve sürekli bir hayat ortaklığı yaratmak olarak tanımlanan Evlenme için evlenmek isteyenlerin ayırt etme yetisine sahip olmaları, kadın ve erkek ayrımı yapılmadan on yedi yaşını doldurmuş olmaları (olağanüstü durumlarda on altı yaşını dolduranlar hakim kararıyla evlenebilirler), ayırt etme gücüne sahip on sekiz yaşından küçükler için ve kısıtlılar için yasal temsilci izni olan Evlenme Ehliyeti ile, evlenecek kişiler arasında yakın hısımlık bulunmaması, bu kişilerden birinin evlenmeye engel oluşturacak derecede akıl hastalığı bulunmaması, halen evli bulunmamaları, önceden evli iken kocasının ölümü ile, boşanmayla ya da evliliğin butlanı ile dul kalan kadınların ölüm, boşanma veya butlan anından itibaren en az üç yüz gün sonra evlenebilmeleri, frengi, bel soğukluğu, yumuşak şankr, cüzzam hastalıklarından birine yakalanmış kişilerin usulüne göre tedavi olup tehlikenin geçtiğini belgeleyen doktor raporunu sunmaları Evlenme Engelleri olarak adlandırılan Maddi Şartları; evlenmek isteyenlerin evlenme başvurusunda bulunmaları, evlenme sırasında evlendirme memurunun huzurunda iki tanıkla beraber hazır bulunmaları ve evlendikten sonra on gün içinde evlenme bildirimi düzenleyerek bu bildirimi nüfus müdürlüğüne tescil ettirmeleri de Şekli Şartları oluşturur.
Eşler, birlikte oturacakları konutu birlikte seçerler. Bu konutta da birlikte yaşamaları gerekir. Evlilik birliğini de birlikte yönetme hakları vardır. Evlilik birliğinin mutluluğunu sağlamak, birbirlerine sadakat göstermek, dayanışma halinde olmak, ihtiyaç halinde birbirlerine yardımda bulunmak, çocuklarının bakımı ve yetiştirilmelerinde gerekli dikkati ve özeni göstermek ve maddi manevi bütün ihtiyaçlarını imkanlar ölçüsünde karşılamak, evlilik birliğinin giderlerine katılmak eşlerin sorumluluklarıdır.
Eşlerden birinin ölümü, gaipliği, cinsiyet değiştirmesi ve boşanması evlilik birliğini sona erdirir. Boşanma, eşlerin, hayattayken aralarındaki evlilik ilişkisine son verilmesi olarak tanımlanır. Eşler evlenirken hayal ettikleri huzur ve mutluluğu bulamazlar, evlilik onlar için üzüntü ve ümitsizlik kaynağı olursa evliliğe devam etmeleri kendilerinden beklenemez. Bu nedenle eşler, kendi iradeleriyle oluşturmuş oldukları evlilik birliğine yine kendi iradeleriyle sona verebilmelidir.
Zina, Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı sebepleri boşanmanın özel sebepleridir. Bu sebepler tarafların birinden kaynaklanmaktadır. Evlilik birliğinin sarsılması, eşlerin anlaşması, ortak hayatın yeniden kurulamaması da boşanmanın genel sebepleridir. Bu sebepler genellikle eşlerin ikisinden kaynaklanmaktadır. Boşanmanın gerçekleşmesi ile birlikte kadın evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Evlenmeden önce dul idiyse bekarlık soyadını taşımayı hakimden isteyebilir. Boşandığı kocasının soyadını kullanmasında bir menfaati olduğunu ve bunun eski kocasına zarar vermeyeceğini kanıtlarsa ve talep ederse hakim eski kocasının soyadını kullanmasına izin verecektir. Şartlar değişirse eski kocası, bu iznin kaldırılmasını talep edebilir. Boşanma sonucunda eşler artık birbirlerinin mirasçısı olamazlar. Ancak bu çocuklar için geçerli değildir. Boşanmadan önce yapılan ölüme bağlı tasarruflar da hükümsüz hale gelir. Talep halinde boşanma nedeniyle oluşan zararlar nedeniyle kusursuz veya diğerinden daha az kusurlu eş için maddi ve manevi tazminata hükmedilebileceği gibi, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf, geçimini sağlamak amacıyla, diğerinden daha ağır kusurlu olmamak şartıyla ve maddi gücü oranında, süresiz Yoksulluk Nafakası talep edebilir. Velayet için ise, çocukların olması durumunda hakim tarafından velayetin kime ait olacağına, velayetin kendisine bırakılmadığı tarafın çocuklar ile nasıl kişisel ilişki kuracağına ve velayet kendisine bırakılmamış tarafın maddi gücü oranında çocukların bakımı ve eğitimi için İştirak Nafakası kararı hakim tarafından verilecektir.
Soybağı, ana ile çocuk arasında doğum ve evlat edinme ile, baba ile çocuk arasında ise, ana ile evlilik, tanıma, hakim hükmü olan Babalık Davası ve evlat edinme ile kurulmaktadır.
Velayet, küçüklerin ve kısıtlı ergin çocukların mallarına ve kendilerine bakma amacıyla ve onları temsil etmek için anne ve babaya yüklenen sorumluluk ve haktır. Öncelikle bu hak birbirleriyle evli olan anne ve babaya, evli değillerse anneye ve en son edinene tanınmıştır. Velayet, gereği gibi yerine getirilmediği takdirde, ilgisizlik ve ihmalkarlık nedeniyle kaldırılır. Bu sebepler ortadan kalkınca hakim, talep üzerine veya kendiliğinden velayeti geri verir.
BOŞANMA VE AİLE HUKUKU AVUKATI OLARAK HİZMETLERİMİZ
Akkuş Hukuk Bürosu olarak Boşanma ve Aile Hukukuna ilişkin hizmetlerimiz şu şekildedir;
Aile Konutu Davaları, Aile Malları Davaları, Analık Davası, Babalık Davası, Soybağı Davası, Tanımanın İptali Davası, Boşanma Davası, Boşanmadan Sonra Açılan Davalar, Çocuk Mallarının Korunması Davaları, Evlat Edinme Davaları, Kayyım Davaları, Mal Rejimi Davaları, Menfi Tespit Davası, Nafaka Davaları, Maddi Tazminat Davaları, Manevi Tazminat Davaları, Velayet Davaları, Vesayet Davaları açarak veya aleyhe açılan davalara karşı Boşanma ve Aile Hukuku alanında uzman avukatlarımızla, en kısa sürede ve en etkili şekilde sürecin tamamı için müvekkillerimizin sorunlarına sonuç odaklı destek sağlamaktayız.